Ana Sayfa Eleştiriler Guillermo del Toro’s Pinocchio (2022): Büyüklere Masallar

Guillermo del Toro’s Pinocchio (2022): Büyüklere Masallar

Guillermo del Toro’s Pinocchio (2022): Büyüklere Masallar 7.5
0

Yıllardır süre gelen bir masal Pinokyo. Bu masalı ve bu masal karakteri Pinokyo’yu duymayanların sayısı bir hayli azdır. Bu kadar popüler olan karakter ve hikaye ise birden çok kez sinemada/tvde ele alındı. Hatta bu sene Disney’in kendi platformu için çektiği, Robert Zemeckis’in yönettiği, başrollerinde Tom Hanks ve Joseph Gordon-Lewitt’in yer aldığı klasik bir Pinocchio uyarlaması bile var. Kendine has stiliyle bir sinema tarzı oluşturmayı başaran sayılı yönetmenlerden olan Guillermo del Toro, Pinokyo uyarlaması çekeceğini söylediği zaman burun kıvırmayıp, onun tarzında bir Pinokyo’nun nasıl olacağını merakla bekler olduk. Üstelik oldukça zahmetli olan “stop motion” tekniğiyle çekilecekti. Guillermo del Toro’nun sinema dilini kendine has yapan başlıca özelliği mekan-karakter-atmosfer yaratıcılığına da eşit ve üst düzeyde özenmesi. Bütün bu bileşenler bir araya gelince sanırım del Toro, Pinokyo uyarlaması için en doğru isimlerden biri haline geliyor.

Yönetmenin Pinokyo uyarlamasının çekmek istemesinin fitili yaklaşık 15 yıl önce yakılmış. Bu kadar uzun bir süre neden beklenildi bilinmez. Belki de Netflix yönetmenin hikayesine ortak olmak istemeseydi daha bekleme ihtimalimiz vardı.
Pinocchio konusu

Pinokyo, Geppetto’nun kilise için yaptığı kendi gibi tahtadan yontulmuş, heybetli İsa heykelinin altına durarak Geppetto’ya döner ve şunu der: “Onu seviyorlarsa beni niye sevmiyorlar?”

Muadilleri gibi klasik bir Pinokyo anlatısı üzerinden yola çıkan Guillermo del Toro’nun Pinokyo’su mutlu bir baba-oğul ilişkisinden yararlanarak açılışı yapıyor ve İtalya’nın bir yerleşim yerinde, 2. Dünya Savaşı döneminde geçiyor. Fakat bir şeylerin habercisi olduğu belli olan ve filmin ilk anlarından itibaren kendini hatırlatan savaş uçakları yüzünden Geppetto oğlu Carlo’yu kaybediyor. Kendini içkiye veren Geppetto ise en dipte olduğu anlardan birinde Pinokyo’yu yapıyor. Sarhoş bir anına denk geldiği için alışılmışın dışında, asimetrik, cılız ve özenilmemiş bir Pinokyo karşımıza çıkıyor. Pinokyo’nun biçimsizliğini anlamak için yönetmenin kafasındaki şekli ortaya koyarken Frankenstein’dan esinlendiğini söylemesi yeterli olacaktır. Bir uyum sürecinden geçen ve ne olduğunu anlamaya çalışan Pinokyo için sevilmemek büyük problem oluyor. Sevilmemeyi kabul edemeyen Pinokyo kendini sevdirecek bir yol bulur ve hikayenin kötü karakteriyle yolu kesişir. Bildiğimiz Pinokyo masalının ana kötü karakterini burada göremeyiz. Pinokyo için tasarlanan ve masalın da ana kötüsü olan karakteri, del Toro için fazlasıyla heybetli ve günümüz kötülerinden uzak bir portre çiziyor. Bu yüzden cılız, uzun boylu, şeytanın boynuzu andıran saçlara sahip olan Kont Volpe karakterini tercih ediyor. Fiziksel üstünlüğün ön planda olduğu bir karakter tercihi değil de zihin olarak daha kurnaz ve uyanık bir ana kötü karakterin daha incelikli olacağına inanır. Başını sürekli derde sokan Pinokyo –sık sık- öldükten sonra ölülerin ruhunun gittiği yer olarak tasvir edilen bir yere gider. Kitabında yer almayan, bu animasyonda ise del Toro’nun eklediği Ölüm Perisi’nin karşısına çıkar Pinokyo. Ona hayat veren Yaşam Perisi’nin kardeşidir. Bu iki figür de birbirine benzer ve bana soracak olursanız bariz olmasa da yönetmenin başyapıtı Pan’ın Labirenti filmindeki Pan karakterini andırırlar. Yönetmenin “öteki taraf” tasviri yönetmenin sinemasından net örnekler taşır. Pinokyo’nun diğer tarafa gidip geliyor oluşu ister istemez onun ölümsüz olduğunun göstergesidir. Ordaki yerleşim yerinin podestası bir nevi şimdinin belediye başkanı, Pinokyo’nun ölümsüz oluşunu ordu için kullanma taraftarıdır. Bu andan itibaren savaşın acımasız yüzünü ve Pinokyo’nun orijinal hikayesinde yer almayan kısımları görürüz. Podesta ve oğlu arasında, Geppetto ve Pinokyo arasındaki ilişkiye hiç benzemeyen bir ilişkiyle karşılaşırız. Aynı zamanda savaştaki askerler de Pinokyo gibi tahtadan olmasa da birilerinin kuklası olarak görürüz. Del Toro’nun dokunuşunu ve dokunuştan öte müdahaleleri her yerde karşımıza çıkar. Masaldaki balina burada heybetli bir deniz canavarını andırır. Aynı zamanda animasyon filminin sonunun kitaptakinin aksine daha çok büyükler için olduğunu söylemekte yarar var.

Ayrıca İlginizi Çekebilir: Sinema Tarihinin Az Bilinen Kült Animasyonları – Bölüm I

pinocchio filmi

Yönetmen koltuğunda Guillermo del Toro’nun yanında animasyon türünde tecrübeli Mark Gustafson yer alıyor. Seslendirme kadrosunda ise aklınıza gelebilecek bütün yıldız isimler var. Ewan McGregor, David Bradley, Ron Perlman, John Turturro, Tilda Swinton, Christoph Waltz ve kadroda inanılmaz ısrarla yer almak isteyen Cate Blanchett. Cate Blanchett’ın bir maymunu seslendirdiğini söylemek ilginç olacaktır. Her karakter için yazılan ayrı ayrı şarkılar karşımıza çıkıyor. Bunun arkasında ünlü besteci Alexandre Desplat’in imzası var.

Geçtiğimiz günlerde Netflix üzerinden gösterime giren Pinokyo’nun hemen ardından filmin yapım sürecine dair yine platformda bulunan kısa belgeseli izlemek zihin açıcı olabilir. Stop motion tekniğinin arkasındaki zahmeti çok iyi gözler önüne seriyor. Şu söyleyeceklerim iddialı olabilir fakat zamanın filtresi ve zevkleri ne yöne evrilir ön görülmesi güç. Biz şu ana kadar Pinokyo’yu Walt Disney’in Pinokyo’su olarak tanıdık. Daha ileriki nesiller Guillermo del Toro’nun özgün bakış açısından kaynaklı olarak del Toro’nun Pinokyo’su olarak tanıması ihtimaller dahilinde.

 

Puanlama

7.5

7.5
Kullanıcı Oyu: ( 2 oylar ) 7.5

Bir Cevap Yazın