Ana Sayfa Kırmızı Halı ve Festivaller Oscar 90. Oscar Ödül Töreni The Breadwinner (2017): Savaşın Gölgesinde ve Çizgilerin Ötesinde

The Breadwinner (2017): Savaşın Gölgesinde ve Çizgilerin Ötesinde

The Breadwinner (2017): Savaşın Gölgesinde ve Çizgilerin Ötesinde 7.5
0
Bu sene aldığı adaylıklarla dikkatleri çeken ve ödül törenlerinin neredeyse tamamında Lee Unkrich’in yönettiği Coco’nun ve biraz da diğer aday olarak öne çıkan Loving Vincent’in gölgesinde kalan The Breadwinner ülkemizde tam da Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün olduğu hafta vizyona giriyor. Deborah Ellis’in aynı adlı romanından uyarlanan The Breadwinner sözlük anlamına bakınca bir nevi filmi özetlemeye yetiyor. Geçimini sağlayan ve ailesine bakan kimse olarak çevriliyor. Tabi filmin bizdeki ismi başrol karakterin ismi olan Pervane şeklinde oluyor.

Geçimini sağlama kısmı, bütün dış etkenler yok sayıldığı zaman sadece bir iş yapma veya satacak bir şey bulma olarak kısıtlanabiliyor. Pervane için ise bu durum bu kadar basit değil, hatta aksine oldukça farklı ve zorlu. Pervane; babası, annesi ve iki kardeşiyle beraber Afganistan’ın Kabil şehrinde tek gözlü bir evde yaşıyor. Film çok eskilere gitmiyor. 2010’lu yılların Afganistan’ını ele alıyor. Taliban rejimi altında insanların özellikle kadınların zorlu yaşamını çizgiler ile tasvir ediyor. Pervane’nın babası asılsız bir suçtan ötürü Taliban militanları tarafından alıkonulup, bir hapishaneye yerleştiriliyor. Pervane için zorlu iş süreci bu andan itibaren başlıyor. Çünkü rejimin gölgesinde ‘kız başına(!)’ ne dışarı çıkabilir ne de bir şey satabilir. Bu yüzden saçlarını kesip kendini erkek gibi gösteriyor ve sokağa, nahoş ve gerçek dünyaya adımını atıyor. Dış dünyaya adımını attığı gibi para kazanmanın yollarını buluyor fakat o dünyanın kötülükleri ile de tanışıyor. Rüşvet nedir, hak nasıl yenilir gibi cümlelere fiziki olarak maruz kalıyor.

Filmdeki bazı repliklerinden verdiği birkaç mesaj ise aydınlık ve zihin açıcı duruyor. “Sözlerini yükselt sesini değil!”, “Çiçekleri büyüten yağmurdur, gök gürültüsü değil!” gibi cümleler animasyon türünde olan filmin görevini bana sorarsanız tamamlıyor.

The Breadwinner birkaç noktada ise bir filmin olağan sürecinin dışına çıkıyor. Afganistan’da hayatının iyiye gitmediği malum biliniyor ve medyanın bize yansıtıldığı ölçüde görünüyor. Fakat filmde bazı karakterler ülkede her kötüye giden şeyi gösterelim, eksik kalmasın zihniyetinde filme yerleştirildiği için filmin kurgusu biraz sarkıyor ve sırıtıyor. Pervane’nın küçük kardeşine anlattığı hikaye ise bir nevi ayakta kalma ve direnmeyi ifade ediyor. Ayrıca bu hikaye filmi beslemesini biliyor.

Akademi’nin ödül töreninde The Breadwinner’a şans vermemesinin biraz da politik durduğunu sanıyorum. Bush ve Obama döneminin gündemi Afganistan ve Orta Doğu iken Trump döneminin gündemi ilk günden beri sınır komşuları Meksika olarak öne çıkıyor. Coco ne kadar iyi film olsa da The Breadwinner, Coco’nun fersah fersah altında kalmıyor. Coco’ya verilen ödülün kısaca Akademi’nin Trump karşıtı tavrının perçinlenmiş bir meyvesi olarak görüyorum. The Breadwinner henüz vizyonda iken bu hafta vizyona giren bir diğer film Phantom Thread ile beraber görülmesi gereken filmlerden biri.

Puanlama

7.5

7.5
Kullanıcı Oyu: ( 0 oy ) 0

Bir Cevap Yazın