Ana Sayfa Eleştiriler Spencer (2021): Sevgiye Aç, Tabulara Karşı

Spencer (2021): Sevgiye Aç, Tabulara Karşı

Spencer (2021): Sevgiye Aç, Tabulara Karşı 7.0
0

Son olarak Ema filmiyle seyirci karşısına çıkan Pablo Larrain bu kez Prenses Diana’yı odak noktasına alan filmi Spencer ile vizyondaki yerini aldı. Daha önceden Jackie filmiyle bir biyografi filmi çeken Larrain, aldığı olumlu eleştirilerden dolayı belki de bu sefer yine ünlü bir kadın figürünü baş karakteri haline getirdi. Spencer, Prens Charles ile Galler Prensesi Diana’nın Sandringham House’ta geçen son noel tatiline odaklanan ve soğumuş olan evliliklerinin son zamanlarını anlatan bir film.

Ayrıca İlginizi Çekebilir: Ema (2019): Özgürlük Ateşi

spencer-2021

Prenses Diana, kraliyet ailesi tarihinin geleneklerini yıkan ve alışılmış prenses ve kraliçe adayı modellerinin ötesinde bir prensesti. Kraliyet geleneklerine bir başkaldırı niteliğinde olan bu farklılıklara filmin birçok sahnesinde şahit oluyoruz. Noel tatili için kraliyet ailesi tarafından önceden düzenlenmiş birkaç günlük programa birçok açıdan uyum sağlamak istememesi bahsettiğim sahnelerin ana beslenme kaynağı. Örneğin, akşam yemeği programına herkesin kraliçeden önce gelmesi gerekirken Diana’nın kraliçeden sonra katılması, saray çalışanları dahil olmak üzere herkesin dikkatini çekiyor. Prens Charles ve kraliçe Elizabeth’in talimatları ile saray çalışanlarının çoğu da evlilik, resmi olarak olmasa da bitmek üzere olmasına rağmen, bir nevi Diana’yı uyum sağlaması konusunda zaman zaman üstü kapalı uyarılarda bulunuyor; tabiri caizse adeta her an izliyorlar. Noel tatilinin, her gününün her öğünü için ayrı ayrı hazırlanan kıyafetlerini giymek istememesi, perdeleri açık olduğu için fotoğrafçıların fotoğraf çekme tehlikesine karşı perdelerinin dikilmesi karşısında perdeleri keserek ayırması, sarayın aşçıları kraliyet için birbirinden çeşitli ve zor yemekler hazırlarken Diana’nin favorisi olan basit bir sufle hazırlanması ve finalde de oğullarını sülün avı geleneğinden çekip alması Diana’nın kraliyet ailesine aykırı bir karakter olduğunun üzerine vurgu yapan sahnelerin başında geliyor.
spencer-2021-1

Prenses Diana, kraliyet yapısına uymayan bu yönleri ile anlatılırken bir yandan da bu aykırılıklarının varoluşsal krizini yaşamakta. Diana, hem kraliyet ailesi ile olan savaşının hem de eşinden göremediği sevginin gerginliğini, bulimia adlı yeme bozukluğu hastalığı ve kendisine verdiği zararlarla karşılamaya çalışıyor. Saraydaki tek arkadaşının da söylediği gibi tek ihtiyacı aşk. Bu kriz ve her zaman sancılı olan ruh halini gayet etkili bir şekilde yansıtan Kristen Stewart, bana göre oyunculuk kariyerinin en üst noktasına çıkmış.

Ayrıca İlginizi Çekebilir: Seberg: “Aziz Joan”un Küllerinden Aziz Seberg’e Uzanan Bir Mücadele

Diana’nın ruhsal sancısının en temel sebebi kendisinin de deyimiyle evliliğinin üç kişiden ibaret kalabalık bir evlilik olması. Prens Charles ile evliliğinin “üç kişilik” ve Diana’yı yıkıma uğratan yönü, 16.yy’da İngiltere kralının eşi Anne Boleyn’in hikayesi ile paralel olarak anlatılıyor. Bir nevi kader birliği… Diana’yı sürekli onun gibi aldatılan Anne Boleyn‘i anlatan kitabı okurken ve hayali Anne Boleyn ile konuşurken görüyoruz. Yönetmen Larrain, iki tarihi kadın karakterin benzer hikayelerini bir araya başarılı bir şekilde getiriyor. Ancak tek farkla: Kendisini de bir Anne Boleyn olarak gören Diana, onun gibi hayatını feda etmek yerine, filmin finalinde zincirlerinden kurtularak kraliyetin soğuk duvarlarını yıkıyor ve bir Spencer oluyor.

Spencer: Pablo Larrain’in Bakış Açısından Prenses Diana
spencer-2021-2

Filmde çizilen kraliyet yaşamı portesi, bize sarayın ne kadar soğuk olduğunu gerçekçi bir şekilde yansıtıyor. Aile mensuplarının yemeklerde ya da toplandıkları zaman birbirleriyle konuşmadıklarını, birbirleri ile temas etmediklerini görüyoruz. Kraliyetin tüm üyelerinin bir fotoğrafının çekildiği sahnede herkes resmi ve soğuk bir duruş sergilerken, oğluna sarılarak poz veren bir tek Prenses Diana. Prens Charles’ın çocukları ile ilişkisinin, anneleri gibi olmadığı söylenir. Bana göre filmde buna da vurgu yapılarak iyi bir hamle yapılmış. Nitekim, Prens Charles’ı, bazı gelenekleri yerine getirmek için yanlarında olması dışında oğulları ile birlikte göremiyoruz. Prenses Diana’nın ise oğullarını normal “halk” çocukları gibi yetiştirmek istediğini, koşup eğlenip, Noel’de verilecek hediyeler için heyecanlanmalarını, fast food yemelerini istediğini görüyoruz.

Bir peri masalı yaşayacağını düşünerek evlenen Diana, hayatının en büyük hayal kırıklığını yaşamış olmanın verdiği bunalım ile eski “Spencer” hayatına özlem duyuyor. Filmin adının Spencer olarak kararlaştırılmasının bence en büyük sebeplerinden biri bu. Galler Prensesi Diana’nın tekrar Spencer olma adına çıktığı zorlu yolculuğuna tanık oluyoruz.

Bana göre, filmin en büyük eksiği güçlü bir pik noktaya bir türlü ulaşamaması. Genelde aynı frekansta ilerliyor olması filmi yer yer durağanlaştırmış ve bu eksiklik, özellikle Prenses Diana‘nın trajik hikayesine vakıf olmayan biri için kopmalara sebep olabilecek bir etken. Buna rağmen, sinematografisi, müzikleri, kostüm ve prodüksiyon tasarımı ve oyunculuk performansları ile Oscar sezonunun önemli filmlerinden biri olmaya aday bir film Spencer.

Puanlama

7.0

7.0
Kullanıcı Oyu: ( 3 oylar ) 8.3

Bir Cevap Yazın