Ana Sayfa Etiket "Martin Scorsese"

The Departed (2006): Köstebek Deliğinde Bir Labirent

“Bazı insanları çevresi yaratır, bazı insanlar çevresini yaratır.” Güney Boston’da kirli bir dünyaya doğan Billy Costigan kendi çevresini yaratmak uğruna polis teşkilatına katılır. Fakat, büyüdüğü o çevreyi yıkmak uğruna, polis olduktan sonra tekrar bir suçlu olarak o kirli dünyaya doğmak zorunda kalır. Diğer yandan, Boston’da yaşayan İrlandalı mafya lideri Frank Costello, polis teşkilatına sızdıracağı adamı […]

The Wolf of Wall Street (2013): Beyaz Yakalı Gangsterler

Martin Scorsese, şüphesiz ki sadece günümüzün yaşayan yönetmenleri arasında değil, dünya sinema tarihinin gelmiş geçmiş en büyük, en kariyerli yönetmenlerinden bir tanesi. Sahip olduğu sinema dehası, bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile birleşince ilerleyen yaşına rağmen üretmeye ve sinema tarihine unutulmayacak eserler bırakmaya devam ediyor. Bu eserler arasında yakın tarihte en fazla ses getiren ve takdir […]

Shutter Island (2010): İnsan Zihninin Sıra Dışı Anatomisi

 – Çünkü akıllılık bir seçim değildir, ona sahip olmayı seçemezsiniz. –  ‘’Nasıl delirdiğimi soruyorsun. Şöyle oldu: Tanrıların çoğu doğmadan, çok uzun zaman önce bir gün derin bir uykudan uyandım ve bütün maskelerimin –kendi yaptığım ve yedi hayatta taktığım maskelerin– çalınmış olduğunu gördüm, kalabalık sokaklarda ‘Hırsızlar, hırsızlar…‘ diye bağırarak koştum. Erkekler ve kadınlar bana güldü ve […]

Raging Bull (1980): Kaybeden Bir Şampiyon

Pharisees gözleri görmeyen adamı 2. kez çağırdı ve şöyle dedi: “Tanrı önünde gerçeği söyle. Bu adamın günahkar olduğunu biliyoruz.” Gözleri görmeyen adam: “Tek bildiğim şu bir zamanlar gözlerim kördü. Ama artık görebiliyorum” Raging Bull filminin sonunda İncil’den alıntılanan bu söz Scorsese’nin her şeyi görmesine ve anlamasına yardımcı olan hocasına ithaf ettiği bir söz olarak kayıtlara […]

After Hours (1985): Amok Koşucusu

New York Estetiği ve Dönem Adam Curtis’in 2016 yapımı belgeseli HyperNormalisation, oldukça uzun bir periyoda yaydığı tarihiyle Dünya’nın günümüz politik konumuna nasıl geldiğini anlatır. Bunun için belgeselin başında iki önemli şehir ve tarihten bahseder, buradaki şehirlerden biri New York diğeri ise Şam’dır. Bu belgeselde New York’un 70’lerde başlayan çöküşü ve devamındaki ortamı algılayabilmek, Scorsese sinemasının […]

Goodfellas (1990): Paranın Gücü Karşısında Sıradanlığın Sıkıcılığı

Martin Scorsese’nin ortaya koyduğu mafya tasviri, Coppola’nın The Godfather’ından farklıdır. Godfather’da görülen egzotizm, Goodfellas’ta yoktur. Goodfellas, organize suç örgütlerini mitleştirmez, tersine radikal bir tavırla eleştirir ve gerçekleri yansıtmaya gayret eder. Bu doğrultuda baktığımızda Goodfellas’ı en sahici mafya filmi olarak değerlendirebiliriz. Ancak Goodfellas ile The Godfather arasında en iyi kıyası yapmak beyhude bir çabadan başka bir […]