Ana Sayfa Eleştiriler Leila’s Brothers (2022): 40 Altın ve İki Rüya

Leila’s Brothers (2022): 40 Altın ve İki Rüya

Leila’s Brothers (2022): 40 Altın ve İki Rüya 9.0
0

Günümüzde toplumsal yükselme yol ve usulleri çeşitlendi. Ama bu çeşitli yükselme biçimleri tek bir merdivende sıralanamazlar: Herkes, farklı merdivenlerden aynı şekilde çıkamaz.”

Philip Beneton, yukarıdaki pasajda bir bakanın, tenisçinin, akademisyen ya da oyuncunun gelir, saygınlık ve diploma açısından farklı konumlarda bulunduğunu; farklı şekillerde yükseldiğini dile getirmiştir. Bahsettiği farklılık aslında en bilinen anlamıyla sınıfsal farklılıktır. Her birey, sahip olduğu ekonomik, kültürel, siyasi sermayesine göre farklı şekilde çıkar merdiveni. Peki, hiçbir sermayesi olmayanlar? İranlı yönetmen Saeed Roustaee, diğer filmlerinde olduğu gibi, son filmi Leyla’nın Kardeşleri’nde de (Baradaran-e Leila, 2022), İran’da hiçbir şeyi olmayanlara insanlara odaklanıyor. Yok’luğun ve yoksulluğun nasıl aşılabileceğine, kol gücünden başka hiçbir sermayesi olmayanların yukarıda bahsi geçen merdivenin neresinde duracağına dair bir hikâye anlatıyor.

Leila's-Brothers-konusu

Ayrıca İlginizi Çekebilir: A Hero (2021): Rahim’den Yönetmene Uzanan Bir “Dürüstlük” Sınavı

MUBİ Türkiye’nin seçkisine dahil ettiği günden itibaren olumlu eleştirilerle karşılanan film, çalışmayan dört erkek kardeşi ve yaşlı anne- babasıyla yaşayan Leyla’nın, içinde oldukları sefaletten kurtulma çabasına odaklanıyor. Leyla, 30’lu yaşlarında bekar, hırslı, akıllı ve mücadeleci ama yaşlı anne ve babasının tüm bakımını üstlendiği için bir o kadar da yorgun bir kadındır. Kardeşleri Alireza, Parviz, Ferhat ve Manouchehr, her biri toplumsal olarak “bir baltaya sap olamamış” şeklinde ifade edilen işsiz karakterler. Alireza’nın çalıştığı fabrikada, işçilere ödeme yapılmadığı için grev vardır. Alireza bu greve katılıp, emeğinin karşılığını almaya bile gayret etmeden otobüse binip ailesinin yanına dönmüştür. Parviz de Leyla gibi bir AVM’de çalışıyor olsa da hiçbir umudu, ümidi, yükselme, düzenli ve saygınlığı olan bir iş bulma gayretinden yoksundur. Manouchehr, hayali Amerika’ya gitmek ve “Amerikan rüyasını” sonuna kadar yaşamak ve tek derdi kas yapmak olan ailenin genç üyesidir. İsmail, bu yokluklar dünyasında oradan oraya savrulan bu ailenin afyonkeş babasıdır. Ufak, tefek, kambur, pasif dahası “acınası” bir yaşlıdır. Hem fiziksel görünümü hem de sahip olduğu -olamadığı- toplumsal statüsü nedeniyle kalabalık bir sülalenin reisi olabilme arzusu arasında bir ironi vardır adeta. “Böyle adamlar” reis olmamalı anlamında bir ironi değil bu; “böyle adamları reis yapmazlar” anlamında bir ironi.

leyla'nın-kardeşleri

Film, babanın reis olma hayali ile Leyla’nın tüm aileyi kurtaracağına inandığı bir dükkânı satın alma arzusu etrafında katmanlaşıyor. Bu iki çıkış noktası, filmin toplumsal ve politik zemininin üstüne oturuyor. Biri saygınlık, diğeri zenginlik. Bunlara sahip olmanın yolu ise 40 altından geçiyor. Haliyle ikisi de politik, ikisi de sınıfsal. Saygınlığın da parayla satın alındığı, ailevi değerlerin, “sıcacık yuva” kavramının para olmadığında ters yüz olduğu kapitalist sistemin karanlık yüzü. Bu karanlığı, yönetmen diğer yeni gerçekçi İran filmlerindeki belgeselvari atmosferden öte melodrama yaklaşan muzip bir tavır ile betimliyor. Filmin çok sevilmesinin bir nedenini de iyi işlenmiş öykünün ve sinematografik tercihlerin yanı sıra yer yer güldüren yer yer ağlatan bu tavra bağlayabiliriz. İran sinemasında alışık olduğumuz o sert, provakatif ama bir o kadar da ağır, karamsar atmosfer yok bu kez karşımızda.

Afyon bağımlısı, hayatı boyunca “kaybetmiş” bir babanın, sülalenin reisi olmak istemesi; yine hayatı boyunca kaybetmiş adamların ve Leyla’nın sonu neredeyse dolandırıcılığa çıkan bir yükselme gayreti içinde olması; bu yokluklar silsilesi içinde yok olan aile bağları hem politik, hem dramatik hem de mizahi bir ton yakalıyor filmde. Bu açıdan film bana kalırsa Güney Kore yapımı Parasite’le (2019) de benzer bir dili paylaşıyor. Tabii, Leyla’nın Kardeşleri filminin tam da İran sinemasının kodlarını yansıtarak daha realist bir dile sahip olduğunu da ekleyelim. Ülkenin siyasi, ekonomik arka planı öykünün iki çıkış noktasına hizmet edecek biçimde anlatıya dahil oluyor. Amerika’nın yaptığı açıklamalarla anlık yükselen altın fiyatları, artan dolandırıcılıklar, işsizlik, yoksul geleneksel semtlerin karşısında lüks AVM’lerde, lüks araçlarla alışveriş yapan insanlar… Küçük insanların bütün bir hayatının, tek bir siyasi figürün ya da iş insanlarının ağzından çıkan bir kelimeye bağlı olması, bu tek kelimeyle yerle bir olması aslında zenginliğin ya da saygınlığın bireysel seçimlerimizle olmadığının da bir kanıtı adeta. Neoliberal sistemin dayattığı, “her şeyin sorumlusu sen ve senin seçimlerin” anlayışının ters yüz olduğunu göstermesi açısından kara mizaha da yaklaşıyor söz konusu sahneler.

leyla'nın kardeşleri konusu

Sahne demişken, babanın verdiği 40 altın sayesinde reis olduğu haberinin ilan edileceği düğün töreni ve final sahnesinin de filmde en öne çıkan sahneler olduğunu ekleyelim. Siyah takım elbiseli koca koca zengin adamların karşısında baba ve oğulları, bu 40 altını saygınlık değil de zenginlik için kullanmayı tercih eden Leyla’nın oyunuyla küçüldükçe küçülüyor. Yazının başındaki pasajda, herkesin merdiveni nasıl çıkacağı, merdivenin neresinde duracağı değişir diyordu Beneton. Baba, 40 altınla çıktığı merdivenden, 40 altın yüzünden inerek, sistemin çürümüşlüğünün de figürü oluyor böylece.

Yönetmenin daha önce birlikte çalıştığı Payman Maadi (Manochehr) ve Navid Mohammedzadeh (Alireza), yine İran sinemasının en güçlü aktörleri olarak burada da performanslarıyla tam puan alıyorlar. Leyla karakterini canlandıran Taraneh Alidoosti ise filmde takındığı mücadeleci tavrı günlük hayatında da sürdüren bir isim. İran’da “baş örtüsünü düzgün bağlamadığı” gerekçesiyle göz altına alındıktan sonra hayatını kaybeden Jîna Mahsa Amini için “Kadın, Hayat, Özgürlük” yazılı bir pankartla Instagram hesabından başı açık bir paylaşım yapmış ve ardından tutuklanmıştır. [1] Asghar Farhadi’nin Oscar ödüllü Satıcı (Forushande, 2016) filminde de tanıdığımız Alidoosti’yi; Farhadi, Emma Thompson, Steve McQueen gibi pek çok ünlü isim de desteklemiştir. Aynı hükümet, filmi de izinsiz yayınlandığı gerekçesiyle kendi ülkesinde yasaklamıştır. Her şeyin “parasal” olduğu, saygınlığın, değer görmenin sahip olduğunuz mal varlığına bağlı olduğu bu düzende etikten ve yasadan bahsetmek de filmde bizi güldüren sahneler kadar komik tabii.

Puanlama

9.0

9.0
Kullanıcı Oyu: ( 0 oy ) 0

Bir Cevap Yazın