Ana Sayfa Vizyon The Sisters Brothers (2018): Modern Bir Western Hikayesi

The Sisters Brothers (2018): Modern Bir Western Hikayesi

The Sisters Brothers (2018): Modern Bir Western Hikayesi 7.2
0
Son dönemlerin öne çıkan Fransız yönetmenlerinden Jacques Audiard’ın yeni filmi The Sisters Brothers ilk olarak Venedik Film Festivali’nde gösterildi. Bundan önceki filmlerinde daha çok toplumsal sorunları bireyler üzerinden işleyen yönetmen bu sefer kendi filmografisinde tür olarak aykırı durmaya müsait bir film ile izleyicilerin karşısına çıkıyor. Son olarak 2015 yılında düzenlenen Cannes Film Festivali’nde Dheepan ile Palme d’Or kazanan Audiard bu şekilde elini güçlendirmeyi başarıyor. Ve The Sisters Brothers’da Joaquin Phoenix, Jake Gyllenhaal ve John C. Reilly gibi adını duyurmuş, iyi oyuncularla çalışma fırsatı doğuyor.

Filmin genel özellikleriyle westernin özelliklerini taşıyor ki izleyenlerin tamamı o türe ait olduğunu söylemesi absürd kaçmaz. Sadece klasik westernin başat aksiyonlarını taşımıyor. Altın arayışının en fazla olduğu dönemlerde bir bilim insanının yaptığı bir formül altınların su içinde belli olmalarını sağlıyor. The Commodore’un görevlendirdiği The Sisters Kardeşler’in görevi ise o formülü yapan kişiden formülü bir şekilde almak.

Ana hikaye birbiriyle bağımlı iki alt hikayenin birleşiminden oluşuyor. İlk hikaye Eli ve Charlie Sisters’ın yer aldığı ve bilim insanı Hermann Kermit Warm’ı kovaladığı hikaye. Giriştikleri her mücadeleden galip çıkan kardeşler kasabadan kasabaya ilerliyor. Eli bir abinin olması gerektiği gibi bilinçli ve daha ne yaptığını bilen bir duruş sergiliyor. Charlie ise daha hırslı ve hoyrat. Sonunun ne olacağını bilmeden aksiyona kalkışıyor. Aynı zamanda Eli daha mütavazı bir hayat sürmek isterken, Charlie’nin gözü hep yükseklerde geziyor. Bu kadar uyumsuz ikilinin kardeş olmaları birlikte olmaları için yeterli gibi gelmiyor. Aynı zamanda yaşadıkları baba sorunsalı onları bir arada tutmak için önemli bir neden sağlıyor. Biraz da Eli’ın baba sorununu çözmek için “abilik” yapmadığını düşünmesi ve bu düşüncenin alttan alta suçluluk hissettirmesi bu birlikteliği zorunlu kılıyor. İkinci hikaye ise Jake Gyllenhaal ve Riz Ahmed’in canlandırdıkları karakterlerin hikayesi. Yukarıda Hermann Kermit Warm olarak bahsettiğimiz kişiyi Riz Ahmed canlandırıyor. John Morris ise daha çok atılımcı ve zengin olan taraf. Hermann ile tanıştıktan sonra onun formülü ile bir şirket kurulabileceğini düşünüyor.

İkinci paragrafta westernin başat aksiyonlarını taşımadığından bahsetmiştik. Aslında o aksiyonlardan bir tutam olmak üzere filmde yer veriliyor. Ama hikayeyi besleyen durum biraz daha dramatik ve ikili ilişkiler üzerine kurulu. Daha çok kardeş bağlarının işlendiği bir hikaye The Sisters Brothers. Daha çok modern bir western hikayesi. O kardeş bağlarını işlemede sorunlar olduğunu düşüyorum tıpkı altına hücum dönemini işlemesine rağmen bir şeyler hep bir şeylerin yüzeyde kalıyor olması gibi. Her anlamda derine inememe sıkıntısı göze çarpıyor. Altına hücum kültlerinden olan The Treasure of the Sierra Madre(1948), Gold Rush (1925) ve bunun yanına eklemekten çekinmeyeceğim Yılmaz Güney’in Umut (1970) filmleri gibi daha çok hikayeyi enine boyuna işleyebilirdi. 

Venedik Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ödülünü kazanan Jacques Audiard yakaladığı geniş plan kareler ile bunu başarıyor. Eldeki iyi oyuncuların sıradan bir performans gösterdiği The Sisters Brothers belki türe herhangi bir katkı sağlamayacak bir yapım ama western türünün zayıfladığı dönemde Coenler’in The Ballad of Buster Scruggs’yla beraber türe biraz nefes aldırıyor.

Puanlama

7.2

7.2
Kullanıcı Oyu: ( 1 oy ) 6.5

Bir Cevap Yazın