Vivarium (2019): Bir Simülasyon Deneyimi
Filmin başında gördüğümüz güldürü ögelerini ve abartılı oyunculukları, İrlandalı yönetmenin izleyiciyi erkenden kazanmak için planlayarak sunduğunu söylemek pek de yanlış olmaz. Zira film tekdüze bir şekilde ilerlemenin aksine gerilim dozunu başarılı bir şekilde aktararak her iki başrolün de sorumluluk almasını sağlıyor. Bu açıdan baktığımızda filmin başında neşeli çiftimiz ile tuhaf emlakçının komedi gösterisi pek de uzun sürmüyor çünkü kendilerini tek tip evlerden oluşan, sonsuz bir simülasyonun içinde buluyorlar. Herhangi bir çıkış noktası olmayan bu simülasyona bir de insan formuna girmiş ‘yaratık bebek’ eklenince işler iyice sarpa sarıyor. Mektup yoluyla “Buradan çıkmanızın tek yolu bebeği büyütmek” mesajını alan çift, bebeği büyütmeye karar veriyor. Yaklaşık otuz günde 10 yaşındaki bir çocuk görünümü kazanan bu bebeğin yaratık olduğunu anlıyorlar. Filmin bundan sonraki kısmında gerilim arttığını ve karakterlerin bilinmezliği çözmek için gayret içerisine girdiklerini görüyoruz. Fakat karakterler simülasyonun amacını hiçbir şekilde öğrenemiyorlar. Başka bir deyişle birçok soru havada kalıyor. Garret Shanley ile birlikte senaryosunu oluşturan Lorcan Finnegan’ın film için bağlayıcı bir son yazdıklarını düşünmüyorum. İzleyicinin yorumuna bırakılan bir final de söz konusu değil. Derinlikten uzak bir bitiriş ile filmi oldukça basite indirgiyorlar. Benim görüşüm, senaryo ekibinin güçlü bir son yazamadığıdır. O kadar çok soru havada kalıyor ki film bitince maalesef tatmin olamıyorsunuz.
piskolojik film gizemli değil