Ana Sayfa Kırmızı Halı ve Festivaller Filmekimi Filmekimi 2019 Dolor y gloria (2019): Gerisi Hatıra¹

Dolor y gloria (2019): Gerisi Hatıra¹

Dolor y gloria (2019): Gerisi Hatıra¹ 8.7
1
Bir yazıya başlama süreci ve onu devam ettirmek çok zordur, tarihteki birçok yazar, bunun ne kadar acı verici bir süreç olduğunu hatta bundan nefret ettiklerini bile söylerler. Bu yüzden Pain & Glory hakkında yazmak hiç kolay olmayacak çünkü filmin adında geçen “acı” (pain) kısmı, filmin baş karakteri Salvador’a ait, Salvador’un hepsi olmasa da çoğu özelliği Almodóvar ile keskin benzerlikler gösteriyor. Bu acı kısmı hem bu sinema yazısı yazılırken hem de Almodóvar’ın tüm filmlerinde yerini alıyor. Aslında bir yazının kalitesi de bununla eşdeğer ilerliyor bazı vakitler, acının yenilmesine veya anlık olarak mağlup olmaya. Bu yüzden yazmak birçoklarına göre sevilerek yapılan bir şey olarak algılansa da işin aslı böyle değil. Salvador karakteri ise paralel evrende yaşayan bir Almodóvar gibi; evinin dekorları, filmlerinin afişleri, cinsel yönelimi, annesiyle olan ilişkisi gerçeğe en benzeyen taraflar, geriye kalan şeylerin ise ne kadarı gerçek ne kadarı kurgu bilemiyoruz. Geriye kalan şeyler Almodóvar’ın aksine daha karamsar ve acılı bir hayatı yansıtıyor perdeden. Filmin girişinde bütün hastalıklarına, vücudundaki ağrılara dair, bilimsel açıklamalar duyuyoruz Salvador’dan. Bu sayede ona dair merak ettiğimiz şeyler bugünü değil geçmişi oluyor. Ayrıca bugün bizi esir alıyor, unutulan bazı ağrıları hatırlatıyor. Bu yüzden Salvador’un bugününden kaçıp hemen geçmişi gelsin istiyoruz, bunun sebebi çocukluğun hafifliği aslında, çünkü yaşlı Salvador binbir türlü yükün altında ezilen ve bir türlü hangi yöne gideceğini bulamayan biri. Çocuk Salvador mutlu ya da bunu yaratıyor, kendinden emin, bir gün avluda bayılana kadar kendinden emin ve annesinin koruması altında.


Ben Almodóvar’ın trajik ve ağır hikâyelerinin ardında hafif karakterlerin filmi yürüttüğü ilk dönemine göre, bu ikinci dönemini yani karakterlerin ağırlığının hikâyeyi beraberinde yansıttığı dönemi daha çok sevenlerdenim. Julieta (2016) filmini de bu yüzden nadir seven insanlardanım, çoğunun aksine Almodóvar’ın o filmi belirli bir olgunlukla yaptığını düşünüyorum. Almodóvar’ın kariyerinin büyük bir dönemini kapsayan bu ilk dönem yapısını, Salvador’un gözünden bir filmden dolayı küstüğü eski oyuncusu Alberto karakterinde de görebiliyoruz, Salvador diyor ki: ”Sen filmde o karakteri hafifletmek yerine ağırlaştırdın ve bu o dönem bu hiç hoşuma gitmemişti ama şimdi bunca yıl sonra bakınca oynayış tarzını sevebiliyorum” Buradan da, Almodóvar’ın sinemasındaki değişim bir kanıta erişiyor. Ki Alberto sonrasında, Salvador’un hem çöküşüne hem yeniden yükselişine araç olacak. Bu yükselişin bir başka aracı eski aşkı Federico olacak.

Film boyunca kötüye giden, eroin aldığı anlarda veya bir kitap okurken çocukluğuna dönen Salvador ve bunun işlenişi, beraberinde gelen Almodóvar sinemasından beklenmedik derecede bir naiflik, izleyişi akıcı bir hâle getirip, insanı bir anda sona ulaştırıyor. Yani Salvador’un boşluktayken, geçmişten bir anı olarak kalmış Alberto eliyle dibi görmesi ve Federico’nun bir öpücüğüyle kendinde yeniden başlayacak gücü buluşu, film boyunca hatırladığı çocukluğuna yani mutluluğa ya da daha doğru bir şekilde huzura ve acılardan kaçışa gidişi. Bu kurgu zaten bizi filmin adına da götürüyor. Yani Pain & Glory’nin temsil ettiği şeye; Salvador’un ya da Almodóvar’ın kariyeri değil, acıya bazen yenilirsin bazı zamanlar ise onu yenersin, bu zafer Salvador’un zaferi, güvende hissettiği annesinin heyulasına sarılışının temsili.


Bu heyula, annesinin dünyasının renklerinin filmin çocukluk kısmına dokunuşları ile de devam ediyor. Yani bugün ile geçmişi ayıran bir kontrast var. Filmin sonlarına doğru annesinin son dönemleri bu kontrastın neden oluştuğuna dair belirli nüansları da bize gösteriyor. Salvador’un o son filmi çekişi bir yandan bir öç almaya da dönüşüyor; annesinin hasta olduğu döneme yapılan ‘flashback’ler ise yıllar içerisinde ikisi arasında dönüşen ve gelişen ilişkiyi ve bu öcün nedenini bize gösteriyor. Bugün Almodóvar’ın kariyerindeki o alışageldik renkleri barındırırken, geçmiş annesinin ve yaşamlarının sadeliğini getiriyor. Yani Almodóvar, filmin içerisinde bir yandan annesine olan sevgisini yerleştirirken, Salvador sayesinde de sarıldığı bu heyulayı aynı anda yenmeye çalışıyor. Bu anlar ve bu anların içerisinde ağrılarla cebelleşen Salvador karakterini oynayan Banderas’ın oyunculuğu ise muazzam. Hem bu acıların tasvirinin gerçekliği hem de Banderas’ın oyunculuğuyla beraber, filmden çıkanlardan “belim ağrıyormuş gibi hissediyorum” dediklerini duydum. Benim ise filmi izlediğim sıralar gerçekten belim ağrıyordu ve kendimle filmin bağı her dakika daha da arttı ve seyri bir yandan zorlaştırırken bir yandan da zamanın nasıl geçtiğini anlamama hâline kadar götürdü. Bu da sinemanın değerine ve her birimizin hayatına nasıl farklı etki edebileceğine güzel bir örnek olsa gerek. Filmde en önemli element Banderas’ın oyunculuğu olduğu için Penélope Cruz çok fazla öne çıkmıyor. Almodóvar filminde bir kadının öne çıkmadığı La mala educación (2004) sonrası ilk film diyebiliriz, Pain & Glory için.


Almodóvar bir daha film yapar mı veya bu film bir son için doğru film mi, benim buna bir cevabım yok, buna doğru bir cevap da var mı emin değilim doğrusu, kendisinin de emin olmadığını düşünüyorum. Bunu ancak zaman gösterecek gibi duruyor. Bu yazı yazılırken, belirli şarkılar dinlendi ve belki de Pain & Glory’nin yeri geldiğinde klişenin tuzaklarına düşen ama samimi ama naif ama mükemmel anlatısını temel alırken bu şarkıların da bolca etkisi oldu, yazının bitiminde bu listeyi dinleyebilirsiniz. ²

¹ Yazının başlığı Louise Glück’ün Nostos şiirinden esin alınmıştır, bu kısa kesitin tamamı ise orijinal dilinde şöyledir: 

“We look at the world once, in childhood.
 

Puanlama

8.7

8.7
Kullanıcı Oyu: ( 1 oy ) 8.5

Yorum(1)

Bir Cevap Yazın